15:13 - Amasya’da Yahya Sinvar İçin Gıyabi Cenaze Namazı Kılındı
15:06 - Sağlığın Sırrı Kışa Hazırlanıyor
15:01 - ART Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Karataş’tan Amasya Valisi Önder Bakan’a Ziyaret
14:17 - Sınıf Başkanı Olamadı, Valiyi Getirdi: Ayşe Zümra’nın Vaadi
13:26 - Şok Zam: 12,50 TL Oldu!
13:12 - FETÖ Elebaşı Öldü
13:07 - Amasya Küçük Sanayi Sitesinde Yangın Çıktı
10:40 - Amasya Sporun Ligde Yükselişi
10:23 - Eğitimde Sınıfta Kalan İktidar: “Yaptım oldu”
10:11 - Sevindi: ‘Ailemizin yanındayız’
Millet Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Sinan Burhan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Azerbaycan ziyaretini takip etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan Ziyareti Sonunda Gazetecilerle Gerçekleştirdiği Söyleşi
GENEL DEĞERLENDİRME
Aziz Kardeşim, Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in davetine icabetle, Azerbaycan’a gerçekleştirdiğimiz günübirlik çalışma ziyaretini, verimli bir şekilde tamamladık. Kardeş Azerbaycan’ı son olarak haziran ayında ziyaret etmiştim. İlham Kardeşimle, Şuşa’nın ardından bu defa da işgalden kurtarılan Füzuli ve Zengilan’da bir araya geldik.
Ziyaretimizde, Azerbaycan’ın, işgalden kurtarılan topraklarında hayata geçirdiği yeniden imar ve kalkınma çalışmalarını yakından gördük. Bölgedeki ekonomik kapasitenin canlandırılmasına, ulaştırma hatlarının ihyasına ve yenilerinin inşasına dair faaliyetleri birlikte incelemiş olduk. Azerbaycan’ın başarılarıyla, en az Azerbaycanlı kardeşlerimiz kadar biz de mutlu oluyoruz. Türkiye olarak, bu projelerin parçası olduğumuz için gurur duyuyoruz.
Ziyaretimiz kapsamında, 8 ay gibi rekor bir sürede tamamlanan Füzuli Uluslararası Havalimanı’nın açılışını, kardeşim Cumhurbaşkanı Aliyev’le birlikte gerçekleştirdik. Böylelikle kilit önemdeki bir hava ulaştırma güzergahı, hayata geçirilmiş oldu. Bu havalimanı, sadece Azerbaycan için değil, Kafkasların geneli için de ulaştırma konusunda katma değer sunabilecek potansiyele sahiptir. Azerbaycan’ın, bölgenin kalkınma önceliği yönündeki iradesinin tezahürü olan ve çok kısa sürede tamamlanan bu önemli ulaştırma merkezinin faaliyete geçirilmesinde emeği bulunan herkesi tebrik ediyorum.
Ziyaretim vesilesiyle, yine bölgedeki ulaştırma için önemli bir yere sahip olan karayolları inşasıyla ilgili çalışmaları da yerinde inceledik; bunların temel atma törenine iştirak ettik. Şirketlerimiz tarafından bölgede sürdürülen karayolu inşaatı çalışmaları hakkında yetkililerimiz ve çalışanlarımızdan bilgi aldık. Türkiye olarak, bölgesel barış ve istikrarın tesisinde ulaştırma hatlarının önemini her zaman vurguladık.
Ziyaretim sırasında, bölgenin yeniden kalkındırılması amacıyla başlatılan akıllı tarım projeleri kapsamında, Zengilan’ı da ziyaret ettik ve buradaki Akıllı Tarım Kampüsünün temelini, kardeşim Sayın Aliyev’le birlikte attık. İşgalden kurtarılan bölgelerde, tarım üretiminin modern ve sürdürülebilir yöntemlerle yeniden başlamasını, 30 yıla yakın süren işgalin çevreye verdiği tahribatın yaralarının sarılması bakımından önemsiyoruz.
Azat edilen Azerbaycan topraklarının, yakın zamanda bölgede örnek birer üretim ve refah merkezi olacağına gönülden inanıyorum. Tüm bu alanlarda ilgili kurumlarımız, kuruluşlarımız ve firmalarımız Azerbaycanlı kardeşleriyle omuz omuza çalışıyor.
IŞINSU TÜZ: Siz de ifade ettiniz, bölgede büyük bir değişim var. Türkiye’nin de desteğiyle büyük bir kalkınma hamlesi yapılıyor, Füzuli Havalimanı açıldı. Zengezur Koridorunun da hayata geçirilmesi planlanıyor. Bütün gelişmeler bölgeyi, Türkiye’yi, diğer ülkelerle ilişkilerimizi nasıl etkileyecek?
Şu an itibarıyla altyapı ve üst yapıda Türk firmalarının Azerbaycan’da çok ciddi bir potansiyele sahip olduğunu görüyoruz. Şu an itibarıyla altyapı inşaatlarında Türk firmaları çok ciddi işler almış durumdalar. İndiğimiz Füzuli Havalimanında 12 Türk firması Azerbaycanlı kardeşleriyle birlikte çalıştılar ve 8 ay gibi kısa bir zamanda burayı yetiştirdiler. Şimdi iki tane daha havalimanının inşası devam ediyor. Onların da süratle, 1 yıl içinde bitirileceği planlanmış vaziyette. Akıllı tarım dediğimiz olayda da şu anda yoğun bir şekilde Türkiye-Azerbaycan birlikteliğiyle akıllı tarım yapılıyor ve bununla ilgili çalışmalar da yine kararlı bir şekilde devam ediyor. Bunun yanında hayvancılıkta da şu anda başarılı bir çalışmanın olduğunu bizzat gördük. Bu başarılı çalışmayla birlikte bir taraftan mayın temizliği de sürüyor. Mayından arındırılmış olan arazilerde şu an itibarıyla gerek Azerbaycan’a gerekse Türkiye’ye yönelik kazan-kazan esasına göre, tarım ve hayvancılık başlamış vaziyette. En az 5-10 bin kadar angus türü hayvan buraya getirilmek suretiyle burada besi hayvancılığı cinsinden bir çalışmanın yapılacağını, bununla da özellikle Azerbaycan’ın et ithalatını minimize edeceklerini bizlere söylediler. Bu da gösteriyor ki şu anda tarımda ve hayvancılıkta bu noktada çok ciddi sıçrama olacak. Aynı şekilde altyapı ve üstyapıda yine Türkiye-Azerbaycan iş birliğiyle çok ciddi kararlı bir adım atılmış vaziyette.
YÜCEL KOÇ: Gerek şahsınız gerek Sayın Aliyev Ermenistan’a kalıcı barış için masaya gelmesi çağrısında bulunmuştunuz, hatta 6’lı bir komisyon önermiştiniz; İran ve Gürcistan’ın da içinde olacağı. Bugün Ermenistan’a yönelik bu çağrıyı da tekrarladınız. Ama İran son dönemde “İsrail’i buraya getirdiniz” bahanesiyle Azerbaycan’ı ciddi şekilde tehdit ediyor; diğer taraftan da Ermenistan’la yeni iş birliği arayışlarına girerek sanki sizin ve Sayın Aliyev’in çabalarını baltalamaya çalışıyor gibi bir görüntü var. Siz bunu nasıl yorumluyorsunuz?
İlham Bey’le bu konunun da müzakeresini yaptık. İlham Bey kararlı bir duruş içerisinde ve o kararlı duruşundan da herhangi bir taviz vermiyor. Dedi ki “Bizim İsrail’e yönelik verilmiş bir tavizimiz yok. Biz İsrail’le her türlü mal mübadelesi içerisinde adım atabiliriz. Farklı ülkelerle nasıl adım atıyorsak, burada da aynı şekilde İsrail’le bu tür ilişkilerimiz vardır ve bundan sonra da olacaktır.” Bu konularda da ülkeler birbirlerinin karar mekanizmalarını etkilememeli, etkileyemez. Temennimiz odur ki İran da burada aklıselim ile hareket ederse İran ve Azerbaycan arasında herhangi bir sıkıntı yaşanmamış olsun.
NİLGÜN BALKAÇ: 10 büyükelçiden gerilimi düşüren bir açıklama geldi. Aslında sizin yaptığınız bu çıkış Davos’taki “one minute” çıkışına benzeyen bir çıkış olarak nitelendirildi. Ne yaşandı bu süreçte? Biden ile görüşme öncesinde Amerika Birleşik Devletleri’nden geri adım mantığındaki adım, süreci nasıl etkileyecek bundan sonrası için, nasıl olmalı süreç?
Bizim atmış olduğumuz adım birilerine gövde gösterisi değil, sadece Türkiye’de görev yapmakta olan büyükelçilerin Türkiye’nin iç işlerine müdahil olmaması anlamındadır. Herhangi bir büyükelçi görev yaptığı ülkenin iç işlerine müdahale yetkisine sahip değildir. Viyana Sözleşmesinin 41’inci maddesini bunların benden daha iyi bilmeleri lazım. Çünkü büyükelçilerin kendileriyle ilgili bu tür sözleşmeleri adım adım uygulaması lazım, adım adım takip etmesi lazım. Kaldı ki sen Türkiye’de görev yapıyorsun; Türkiye’de görev yapan bir büyükelçi, Türkiye’nin bir kabile devleti olmadığını bilmesi lazım. Türkiye gibi böyle kadim bir tarihe sahip olan bu ülkede görev yapan büyükelçi neyin nereye varacağını çok iyi bilmesi lazım. Eğer bunu bilmiyorsa Viyana Sözleşmesinin 41’inci maddesini onlara hatırlatmış olduk. Olay bu kadar basit. Tabi Amerika’nın büyükelçisi de bu işe karıştığı için herhalde Biden nezaket gösterisinde bulundu ve ilk açıklama oradan geldi. Zaten Amerika’dan açıklama gelince diğer 9 tanesi de ona tabi olmak suretiyle bu iş böylece kapanmış oldu.
CANSIN HELVACI: Amerika Birleşik Devletleri ve büyükelçiler krizini konuşurken, bir yandan Amerika gazetelerinde bazı manşetler gördük bugün. Sizinle ilgiliydi o manşetler; “Erdoğan krizden kaçtı, geri adım attı” gibi… Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben nasıl geri adım attım? Ben taarruzdayım. Benim kitabımda geri adım atmak yok.
DENİZ KİLİSLİOĞLU: 10 büyükelçiyle ilgili kriz bitti ama bir taraftan da Avrupa Konseyi’ndeki süreç devam ediyor. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi kasımın sonunda Türkiye’nin sözleşmeyi ihlal edip etmediğine ilişkin olarak bir süreç başlatabilir. Bununla ilgili olarak değerlendirmeniz nedir? Çünkü eğer bu tarihe kadar Osman Kavala serbest bırakılmazsa, AİHM’in vereceği bir görüş bu anlamda belirleyici olacak herhalde. Ne söylersiniz acaba? Beklentiniz nedir?
Benim herhangi bir beklentim yok. Benim sadece tek beklentim var; biz bildiğimizi okuruz. Konsey bildiğini mi okur; okusun. Onlar ne okuyor; dinleriz, görürüz. AİHM’inkini de Konsey’inkini de dinleriz; dinledikten sonra da biz üzerimize düşeni yaparız. Gereği neyse bunu yapacağız. Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak bu makamda bulunduğum sürece üzerime düşen görevi dört dörtlük yaparım. Acaba şu ne der, bu ne der; bunlara hiç bakmam. Benim aldığım terbiye bu, yetişme tarzım bu. Ölene kadar da aynen bu istikamette devam ederim, devam edeceğim.
MUSTAFA YILDIZ: 10 büyükelçi hadisesi yaşanırken sizin duruşunuz, tepkiniz, tavrınız ortadaydı ancak örneğin CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere bazı çevrelerden de “Nazikçe uyarıyorlar, bunlara neden tepki gösteriyorsunuz?” gibi buna benzer açıklamalar geldi. Bazıları da “Non grata ilan etmek bizi yalnızlaştırır” dedikten sonra, onlar geri adım attıktan sonra da bunun bir diplomatik başarı olduğunu söylemeye başladılar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunlardan biri de geçmişte Bakü’de büyükelçi olarak görev yapmıştı, şimdi CHP’de güya siyaset yapıyor. İlham Bey’le konuşurken o bile “Ben bu adamı bir daha bu kapıdan içeri sokmam” dedi. Çünkü Azerbaycan’a da ihanet etti. Sen önce bir defa büyükelçilik yaptığın ülkenin siyasetine saygılı olmayı öğren. Bunu öğrenmedi ki bu adam. Şu anda da rastgele işte nasıl olduysa siyaset yapıyor. Biz bu tür siyasetçileri cepten çıkarıyoruz. Bunların siyaseti öğrenmeleri için daha çok fırın ekmek yemeleri lazım. Bunlar büyükelçilik yapmış, siyasetçilik değil. Siyasetçilik başka bir şey, büyükelçilik başka bir şey.
ERDİNÇ ÇELİKKAN: Roma ve Glasgow’da dünya liderleriyle görüşeceksiniz, hem G20 hem BM İklim Zirvesi kapsamında. Özellikle ABD Başkanı Joe Biden ile görüşmenizde hangi başlıklar masada olacak? Daha önce ABD F-16 ile ilgili talebini iletmişti. Bu konuda teknik görüşmeler sürüyor. Bu görüşmeler ne aşamada? Biden’dan ne gibi taleplerimiz olacak?
Roma’nın gündemi ile Glasgow’un gündemi şu anda değişmiş gibi gözüküyor. Büyük ihtimalle Roma’da değil ama Glasgow’da görüşmemiz olacak. Bu görüşmede de tabi ki en önemli maddemiz; malum bizim F-35 konumuz var. F-35’le ilgili olarak bizim 1 milyar 400 milyon dolarlık yapmış olduğumuz bir ödeme var. Bu ödemeyle ilgili olarak da tabi ki bunun bize geri ödeme planının nasıl olacağını kendileriyle görüşmemiz gerekecek. Bu konuda mükaleme ne getirecek ne götürecek; onu kendileriyle görüşerek öğreneceğiz. Alt düzeyde aldığımız bazı bilgiler var. Bize F-16 verme konusunda gelen bazı bilgiler… Bize gelen bilgi, bunlarla bu işi ödeme gibi bir plan olduğu yönünde. Bu doğru mudur, değil midir; bunları kendilerinden öğreneceğiz. En üst düzeyde de bunu tabi benim Sayın Biden ile konuşmam isabetli olacaktır. Eğer böyleyse ona göre bir anlaşma yoluna gitmiş olacağız.
FAZLI ŞAHAN: MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli ile önceki bir görüşme gerçekleştirdiniz. Bu görüşmede Siyasi Partiler Kanunu ve yeni Anayasa çalışması gündeme geldi mi? Cumhur İttifakı olarak bu ortak teklifinizi ne zaman kamuoyuyla paylaşacaksınız? Tarih, takvim belli mi?
Tarih, takvimden öte bizim şu anda Cumhur İttifakı ile müşterek attığımız adımı Sayın Genel Başkan ile görüşme imkanımız oldu. MHP’den Anayasa çalışmasıyla ilgili hazırlıklar bize gelmişti. Bu bizim çalışmalarımıza da aynı şekilde bir destek oldu. Onu da zaten planlıyoruz, değerlendiriyoruz. Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Kanunu’yla ilgili de Feti Bey’in bizim arkadaşlara vermiş olduğu çalışma metni de arkadaşlarımızın elinde. Burada özellikle yüzde 5, yüzde 7 meselesi gündemdeydi. Bu konuda Devlet Bey, benim yüzde 7 teklifimi kendileri de aynen kabul ettiler. “Bu noktada siz nasıl uygun görüyorsanız bizim için o kabuldür” dediler. Dolayısıyla bu yüzde 7 meselesini şu anda Kanunda bu şekilde bizler de arkadaşlarımıza söyleyeceğiz. Onun üzerinden hareket edeceğiz. Öbür tarafta tabi Anayasa ile ilgili çalışmalarımız da aynen devam edecek. Arkadaşlarımız bu çalışmayı tamamen bitirdikten sonra o da Meclis gündemine gelecektir. Ama biz de tabi Meclis’te bir altyapının olmasının gereğine inanıyoruz. Bu konuda gönül arzu ediyor ki Meclis’teki diğer siyasi partiler de buna hazır olsunlar, onlar da bu konuda “Tamam biz de yaparız” desinler ama şu anda onlardan aldığımız ses seda tam aksine, böyle bir şey yok.
ESRA ELÖNÜ: Son zamanlarda özellikle milli olan bütün kurumlar saldırı altında. Bunlar içerisinde TÜGVA da var; TÜRGEV de ENSAR da var. Çok ciddi iftiralar atıldı, çok ciddi saldırılar yapıldı. Bu vakıflar neden saldırı altında?
Bay Kemal ve yandaşları bir defa hukuk tanımaz bir güruh. Diyelim ki TÜGVA 10 yıllık bir anlaşmayla adadaki bu yeri kiralamış. Anlaşma 10 yıllık bir süre tanıdığı halde daha üçüncü yıldayken kalkıp bunların kiraladıkları yeri zabıtalarla basıp oradan bütün demirbaş eşyalarına varıncaya kadar hepsini dışarı atma gayretleri bir defa bunların tıynetini göstermektedir, bunların cibilliyetini göstermektedir. Bu konuyla ilgili de açıklamaları ilgili bütün arkadaşlarım yaptılar, yapıyorlar. Aynı şey TÜRGEV için geçerli, aynı şey ENSAR için geçerli. Her türlü iftirayı attılar, her türlü yalan dolanı söylediler. Bu bir şeyi gösteriyor, bunların ne denli hukuk tanımaz olduğunu ortaya koyuyor. Eğer bunlarda hukuka saygı olsa, zaten böyle bir adımı da atmazlar, atamazlar. Bu bir şeyi daha ifade ediyor, Allah bunların eline bu milleti düşürmesin. Bunların eline bu ülke kalacak olursa, bu ülkede nelerin olacağını, olabileceğini artık düşünün. Bunların yapmayacakları iş yok. İnsanların sırtındaki ceketi bile alır bunlar. Başka bir şey söylememe gerek var mı?
SİNAN BURHAN: Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “Biz belediyeler olarak hükümetten eşit kaynak alamıyoruz, Belediyeler Birliğinden alamıyoruz” gibi CHP’li belediyelerin ayrımcılığa tabi tutulduğu yönünde bir basın toplantısı yaptı. Hizmet üretemeyişlerinin bir bahanesi mi oluyor bu? Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hepsi yalan. Bir defa yasal olarak belediyelerin hakları neyse bu haklarını İller Bankasına yönelik olanı oradan, Hazine Maliye’den almaları gerekeni oradan hiç istisnasız kesinlikle alıyorlar. Bunlar bu parayı almamış olsalar ayakta duracak mecalleri kalmaz, maaş ödeyemezler, yatırım yapamazlar, o derece ciddi manada sıkıntıya girerler. Bütün bunları aldıkları içindir ki bu kadar rahat sağa sola parayı dağıtıyorlar. Bu dediğiniz isim demek ki ne maliyeyi biliyor ne vergi denilen olayı biliyor ne de belediyelerin hangi kaynaklardan nasıl gelir elde ettiğini biliyor. Bunların hiçbirini bilmiyor. Önce bunu öğrensin. CHP’li belediyelerde hizmetlerin ne kadar aksadığını, ne kadar eksik olduğunu herkes görüyor.
Şimdi biz Ankara’da Atatürk Kültür Merkezini Millet Bahçesine dönüştürdük. Ankara’nın göbeğine 637 bin metrekarelik muhteşem bir Millet Bahçesi yaptık. Gerçekten çok çok güzel bir yer oldu. Onun açılışını perşembe günü yapacağız.
HALİME KÖKÇE: Bugün TBMM’de TSK’nın terörle mücadele için sınır ötesine operasyon yapmasına izin veren tezkere geçti. Ama CHP grup kararı olarak “hayır” oyu verdi tezkereye. Daha öncesinde de HDP eş başkanlarının tezkereyle ilgili “hayır” oyu verilmesi çağrısı vardı CHP’ye. Bir anlamda HDP’nin çağrısına olumlu yanıt vermiş oldular. “CHP yerli, milli değil” diyoruz ama bu çok sembolik oldu açıkçası. Hakikaten CHP’li seçmeni bile şaşırtacak denli bir durum. Çünkü halihazırda Türkiye sınırın ötesinden terör tehdidiyle muhatap. Sizin değerlendirmenizi merak ediyoruz.
Bunlardan farklı bir şey beklenir mi ki… CHP ve HDP’nin verecekleri oy zaten belliydi. Bunlar cibilliyetlerinin gereğini yaptılar. Orada sadece İP farklı bir karar ortaya koymuş oldu ama HDP ile CHP orada zillet ittifakı olarak cibilliyetlerinin gereğini yaptılar. Biz terörle mücadeleyi onların desteğini alarak değil, onların desteğinin tamamen dışında zaten sürdürüyoruz. Bundan sonra da yine aynı kararlılıkla terörle mücadelemizi sürdüreceğiz. Hiç endişeniz olmasın, terörle mücadelede millet bizimle beraber. Ordumuz, jandarmamız, bu noktada bizlerle beraber. Biz terörle mücadelemizi kararlı bir şekilde de Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestler-Dereler’de, sınır ötesinde, sınır berisinde her yerde sürdürüyoruz.